Kozmetolojinin Tarihçesi ve Botox


KOZMETOLOJİNİN TARİHÇESİ VE BOTOKS

Her daim güzel ve genç görünme isteği evrenseldir ve tarih boyunca insanoğlunun hep ilgisini çekmiştir. Yıllar içinde genetik olarak engellenemez bir yaşlanma (genetik kodda değişim: telomer kısalması) sürecine maruz kalmaktayız. Çevresel faktörler ise bu süreci daha da hızlandırmaktadır. Gençlik hücelerinin yaşam döngüsü giderek yavaşlar ve derimizde solma, sarkma, kırışıklıklar, lekelenme ve damarlanmalar gibi kişinin moralini bozan türlü değişiklikler oluşmaktadır. Ne yazık ki yaşlanmayı durdurmak mümkün olamamaktadır. Ancak bu süreç yavaşlatılabilmektedir. Uzun süreli güzel ve genç görünümün devamı için insanoğlunun kozmetik kullanımı ve kozmetik uygulamalara olan ilgisinin tarihçesi oldukça eskiye dayanmaktadır. Tarih boyunca kozmetik tüketimi savaşlardan ve ekonomik koşullardan neredeyse hiç etkilenmemistir. Derimiz, vücudun en büyük organıdır. Dış görünüm ve güzellik dünyanın her yerinde her 2 cinsiyet için de oldukça önemlidir. Bu nedenle deri üzerine yapılan gençlik araştırmaları son 30 yıldır ivme kazanmıştır. Kozmetik kullanımı ve estetik uygulamalar, insanın yaşam kalitesini ve motivasyonunu artırmaktadır. 

 “Kozmetik” kelimesi eski Yunanca’da “süsleme” anlamına gelmektedir. İnsanoğlunun güzel görünme arzusunun ilgi çekici tarihi ta milattan önceye dayanmaktadır. Kıyafetler, takılar, maskeler ve doğadan elde edilen boyalar ilk kullanılan süsleme tarzlarıdır. İlginç olan süslenmeye ilginin kadınlardan önce erkeklerde (liderlik otoritesi, ilahilik) başlamış olmasıdır. Vücut derisine ve saça uygulanan yağların ve merhemlerin keşfi Eski Mısır'da Firavun dönemine uzanmaktadır. Afrikanın güneşinden korunmak için o dönemde askerler için üretilen kremler güneşten koruyucuların ilk örnekleridir. Yine o dönemde kadınların göz kapaklarını mikroplardan korunmak için rastık ile boyadıkları, Kraliçe Kleopatra’nın ve Napolyon’un eşi Josephine’nin derilerini beyazlatmak ve yumuşatmak için süt banyosu yaptıkları bilinmektedir. Eski Yunan kadınları da kurşun karbonatla boyanarak yüz renklerini açıyorlarmış. Kleopatranın güzellik sırrı olan kremin Nil nehiri çamuru ve idrarın karışımından elde edildiği düşünülmektedir.

İnsanların çağlar boyunca her daim güzel ve genç görünme isteği birçok estetik uygulamaların tohumu olmuştur. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile son 25-30 yıldır cilt yenileme (rejuvenasyon) konusunda hızlı ilerleme katedilmiştir. Bu tedaviler kişiye özgü ve hedefe yönelik olmalıdır. Tek başına bir işlem her zaman istenilen hedefi karşılamayabilir. Her işlemin etkisi farklıdır. Bir çok kozmetik tedavi gerekirse bir arada kullanılarak istenilen sonuç elde edilebilmektedir. Yüz estetiği için en sık tercih edilen işlemler: botoks uygulaması, dolgu uygulaması, kimyasal soyma, mekanik soyma, lazer tedavisi ve cerrahi germe tedavisidir. Bu uygulamalar ile oldukça başarılı sonuçlar alınabileceği gibi ehil olmayan ellerde birçok riskli sonuçların da oluşabileceği düşünülmelidir. Bu nedenle tüm kozmetik işlemler sadece dermatoloji uzmanı ve plastik cerrahi uzmanı hekimler tarafından uygulanmalıdır.

 

Derginin bu sayısında  sadece botoks uygulamasını ayrıntılandırılacaktır. Diğer işlemler önümüzdeki sayılarda ele alınacaktır.

 

ABD’de yüz estetiğinde en sık gerçekleştirilen kozmetik uygulama botoks tedavisidir. Botoks tedavisi, 1980 yılından bu yana gözde şaşılık hastalığı ve nörolojide kas hastalıkları tedavisinde başarılı olarak kullanılırken 1990’lı yıllarda kırışıklıkları da giderdiği keşfedilmiştir. Son 25 yıldır kırışıklık gidermede botoks uygulamasının popülerliği giderek artmıştır. Bilimsel çalışmalar ve klinik uygulamalar sonucu hem kısa hem uzun dönem etkinliği ve güvenilirliği kanıtlanmıştır.  Son zamanlarda botoks ile migren tedavisinde, idrar yolları hastalıklarında (mesane sarkması) ve vajinismus tedavisinde başarılı sonuçlar alınmaktadır.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından henüz sadece kaş ortası kırışıklık gidermede onaylı (2002) olmasına rağmen; botoks ile yüzün üst 1/3 kısmı ve  boyun kırışıklıklarında, aşırı terleme tedavisinde oldukça başarılı ve güvenilir sonuçlar alınmaktadır.  

Halk arasında yılan zehiri olarak yanlış bilinen botoks, hep önyargı ile karşılanmaktadır. Ayrıca yüksek doz uygulama sonucu medyadaki abartılı ifadeli (maske - donuk yüz) kişilerden etkilenerek bu tedaviye karşı bir korku oluşmuştur. Son zamanlarda botoks işleminin yerini tutacağı iddia edilen bazı kremler piyasaya sürülmüştür. Bu kremlerin deriden emilimi çok sınırlı olup sinir-kas bileşkesine ulaşmaları mümkün görünmemektedir.

Botoks tedavisi, bir bakteriden (Clostridium botulinum) saflaştırılarak elde edilen  toksinlerinin özel kaslara uygulanması ile  elde edilen bir sinir-kas uyarı blokajıdır. Oldukça küçük dozlarda enjeksiyon uygulaması ile geçici olarak kasların gücünü zayıflatmakta ve deri üzerindeki istenmeyen çizgilerin düzelmesini sağlamaktadır. Onsekiz-altmışbeş yaş arası herkese uygulanabilmektedir. Uygulanması sakıncalı olan sebepler ise; gebelik ve emzirme dönemi, aspirin, aminoglikozid antibiyotikler, kinin gibi ilaç kullanımı, yumurta alerjisi ve sinir-kas sistemi hastalık varlığı. Kozmetik uygulamalarda uygulanan doz aralığı 20-75 Ünitedir. Nörolojik felç tedavisinde 1000 Ünite gibi yüksek dozlara kadar çıkılabilmektedir. Hayati tehlike yaratabilen botoks dozu 2500-3000 Ünitedir. Yakın zamanda medyaya yansıyan ölüm vakaları yüksek doz uygulanan nörolojik hastalarda görülmüştür.

Botoks, sadece hareketli mimik kaslarına bağlı kırışıklıkları düzeltebilmektedir. Oturmuş derin kırışıklıklara etkisi oldukça sınırlıdır. Bu durumda diğer kozmetik uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yıllarca kullanılan mimik  kasları zaman içinde deri üzerinde ince kırışıklıklar oluşturmakta ve yüz ifademizin değişimine sebep olmaktadır. Kaş ortası kırışıklığı kişiye sert sinirli bir ifade, alın, boyun ve göz kenarları kırışıklığı da yaşlı görünüm oluşturmaktadır.

En sık uygulama bölgeleri yüzün üst 1/3 kısmındaki yüzeysel kaslardır: kaş ortası, göz kenarlarında ince çizgiler (kaz ayakları), yatay alın çizgileridir. Ayrıca burun kökü çizgileri, dudak üstü çizgilenme (sigara içici çizgileri) ve boyundaki yatay çizgilenme için kullanılmaktadır. Yüzün diğer alanlarındaki anatomik yapı karışık olduğu için bu bölgeler için botoks uygulaması biraz tartışmalıdır.

Tedavi kişiye özgü olmalıdır. İşlem öncesi hedeflenilen sonuç (doğal ifade) hasta ile paylaşılmalı ve hastadan onam formu alınmalıdır. İşlem öncesi ve sonrası karşılaştırma açısından fotoğrafları çekilmelidir. Uygulama noktaları ve doz ayarı cinsiyete ve kasın kasılma gücüne göre ayarlanmalı, yüzün simetrisi ve doğallığı korunmalıdır. Oldukça ağrısız bir işlem olmasına rağmen, yine de tedavinin daha konforlu olması için 30 dk önce deriyi uyuşturan bir krem kullanılmaktadır. Uygulama süresi bölgeye göre 15-30 dk arasında değişmektedir. İşlem sonrası hastaya önerilenler; yarım saat mimik hareketlerine devam edip (etki gücünün artması için) sonraki 2-4 saat mimik kullanmamaya çalışmak, öne eğilmemek ve yatmamak (böylece botoksun dağılması engellenmektedir).

Botoksun etkisi 3-7 gün içinde başlayıp tam olarak oturması 10-15 günü bulabilmektedir. Bu süre kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Etkisi kişinin mimik kullanımına bağlı olarak 3-6 ay sürebilmektedir. İlk 2 seans arası genellikle 3 ay, sonrakiler arası 6 ay tutulması önerilmektedir. Seans sayısı arttıkça seanslar arası genelde açılabilmektedir.

İşlem sonrası nadir görülen yan etkiler genellikle geçici ve geri dönüşümlüdür. Bir-iki saat içinde kaybolan   kızarıklık, 1 kaç gün sürebilen morarma ve baş ağrısı, nadir olarak ta grip benzeri bir tablo gelişebilmektedir. Ehil olmayan ve tecrübesiz ellerde; yüksek doz ve riskli bölge uygulaması sonrası kaş ve göz kapağı düşmesi(pitoz), maske yüz (donuk yüz) veya joker yüzü görülebilmektedir. Bu sonuçlar botoksun etkisi azaldıkça aylar içinde düzelmektedir.

Halk arasında botoks için bilinen yanlış söylentiler vardır. Bunlara karşılık cevap olması açısından şunları söyleyebiliriz: a. Botoks yılan zehiri değildir. b. Botoks yapıldıkça yıllar içinde kaslarda gevşeme olmaz. c. Botoksa ara verilirse eski kırışıklıklar geri dönmektedir, kırışıklıklarda artma olmaz. d. Botoks vücutta birikmez, diğer organlara zarar vermez. e. Botoks tedavisi yüz germe ameliyatının yerine geçemez. Ancak önemli olan yılda sadece 2 kez uygulanan hızlı ve basit  botoks işlemi ile doğal bir genç görünüm elde etmek.

 

Aşırı terleme günümüzde sosyal fobiye yol açabilen bir durumdur. En sık görülen koltuk altı, avuç içi ve ayak tabanlarında  olan “bölgesel terlemedir”. Terlemenin çoğu zaman nedeni bilinmemektedir; bu durumu “sosyal=emosyonel terleme” olarak adlandırıyoruz. Daha az oranda altta yatan guatr, kansızlık ve şeker hastalığı zemininde gelişebilmektedir. Bu hastalıklar ise sıklıkla “genel vücut terlemesi”ne sebep olmaktadır. Bölgesel terlemeyi önlemek için alüminyum klorid içeren kremlerler, karışımlar, roll-on deodorantlar tercih edilmelidir. Ayrıca iyontoforez (zayıf elektrik akımlı su) kullanımı ile terleme azaltılabilmektedir. Özellikle yaz mevsimi için tercih edilen oldukça pratik, güvenilir ve başarılı bir yöntem olan botoks tedavisi ile bölgesel kuruluk sağlanabilmektedir. Böylece kişilerin yaşam kalitesi düzelmekte ve toplumdaki özgüvenleri artmaktadır.  Bu iyilik hali ortalama 6 ay (4-8 ay) sürmektedir. Mikroenjeksiyonla deri altına verilen botoks ter bezlerini uyaran sinirleri yavaşlatarak terlemeyi kontrol altına almaktadır. Uygulama yerleri: koltuk altı, avuç içi, ayak tabanı. Seans sayısı arttıkça zaman içinde seanslar arası açılabilmektedir. İşlem öncesinde iyot-nişasta testi ile terleme bölgeleri belirlendikten sonra buz ve uyuşturucu krem uygulayıp 30dk-1saat beklenmektedir. İşlem koltuk altında oldukça ağrısız, avuç içi ve ayak tabanında hafif-orta şiddette ağrılı olabilmektedir. Bu durumda ağrı kontrolü için geçici sinir blokajı yapılmalıdır. Botoksun etkisi 10-14 gün içinde çıkmaktadır. Lokal enjeksiyon yerinde nadir olarak geçici kızarıklık ve morluk, birkaç gün süren el parmakları ucunda hafif bir kas gücü azalması (kapak açmada, anahtar çevirmede güçlük) olabilmektedir. Kalıcı ter giderme için omur sinirlerini kesme-bağlama gibi cerrahi girişimler (sempatektomi, klipsleme) yapılabilmektedir. Ancak bu yöntemler çeşitli riskler (a. vücudun başka bölgelerinde %65 oranında terlemeyi tetikleyebilmekte, b. genel anestezi riski) içerdiği için pratik anlamda pek önerilmemektedir.  Ayrıca koltuk altına uygulanan ter bezlerini temizleme (küretaj) işlemi de uzun sürede iyileşen çeşitli yaralara sebep olabilmektedir.  

 

Güzel ve genç görünüm sosyal hayatta kişiye özgüven katmakta ve psikolojik motivasyon artışı sağlamaktadır. Bu nedenle yıllar boyu insanların kozmetolojiye ilgisi hep önem kazanmıştır. Bu psikolojiyi anlamak önemlidir. Cilt gençleştirmede ve terleme tedavisinde en çok tercih edilen botoks yöntemi kozmetolojide son 30 yılın en iyi keşfi sayılmaktadır. Son derece güvenli ve başarılıdır. Diğer kozmetik yöntemler ile birleştirildiğinde mükemmele yakın sonuçlar elde edilmektedir. Tüm kozmetik işlemler deriyi ve güzelliğin anatomisini bilen dermatolog ve plastik cerrah hekimler tarafından güvenli bir şekilde uygulanmaktadır. Bu konuda halkımız bilinçlenmelidir.

Botoksun yanlış bilinen ve inanılan yanlarını bu yazıyı okuduktan sonra çözebilmişsinizdir umarım. Bir başka yazıda görüşmek üzere..

 

Uzm. Dr. AYŞE FERZAN AYTUĞ